"Let t be any time." - "t herhangi bir zaman olsun."

"Let t be any time."

Names that describe the exact same feeling:
  • Lack of being
  • Eternal self-disappoinment
  • Silly jokes of material conditions
  • Patient insistence on attracting the attention
  • Refreshing forces of destabilisation
  • Self-defense mechanisms that defend from self-defense mechanisms

"t herhangi bir zaman olsun."

Tamamen aynı hissi tarif eden isimler:

  • Yetersiz varlık
  • Kendine dönük ebedi hayal kırıklığı
  • Nesnel koşulların aptal şakaları
  • Dikkat çekmekte sabırlı ısrar
  • Dengesizliğin tazeleyici güçleri
  • Kendini koruma mekanizmalarından koruyan kendini koruma mekanizmaları

Rational Thinking of a Broken Mind - Hurda Zihnin Rasyonel Salvolari

Rational Thinking of a Broken Mind

I don't want to fall asleep, because I'm afraid of dreaming.

I don't want to read novels, because I'm afraid of them appearing in my dreams.

I don't want to concentrate and comment on people's lives, because their lives might show up in novels.

I don't want to imagine things, because people might actually live them.

I don't want to think about my past and my future, because those thoughts determine my imagination.

I don't want to experience new things, because this leads to me thinking about things.

In fact, all the above mentioned propositions are biconditional in nature.

Therefore, as sleeping implies no new experiences, it follows that I want to sleep and never wake up.


Hurda Zihnin Rasyonel Salvoları

Uyumak istemiyorum, çünkü rüya görmekten korkuyorum.

Roman okumak istemiyorum, çünkü rüyalarıma girmelerinden korkuyorum.

İnsanların hayatlarına odaklanmak ve insanların hayatlarını yorumlamak istemiyorum, çünkü hayatları romanlara konu olabilirler.

Hayal kurmak istemiyorum, çünkü insanlar onları gerçekten yaşayabilirler.

Geçmişim ve geleceğim hakkında düşünmek istemiyorum, çünkü o düşünceler hayallerimi belirliyor.

Yeni şeyler deneyimlemek istemiyorum, çünkü bu benim o şeyleri düşünmeme yol açıyor.

Aslında, yukarıda belirtilen savların hepsi, çift yönlü gerektirme içermektedirler.

Dolayısıyla; uyumak, yeni deneyim yokluğunu gerektirdiğine göre, şu sonuca ulaşılır: Uyumak ve hiç uyanmamak istiyorum.

Alt-hayat Uygulamalari

Alt-hayat Uygulamaları

Bütün oyunlarım kötü sonla bitiyor.

Oyunlar yazıp oynuyorum. Senin anlatmamış olduklarını anlatıyorum senin ağzından bana. Sonra, senin anlatmamış olduklarına cevaplar veriyorum kendi ağzımdan sana. Sonra, anlatılmamış, yaşanmamış, anlaşılmamış şeylerden dolayı yoruluyorum. Her şey hep kötü sonla bitiyor. Gücüm yetmiyor. Doğru zamanda perdeyi çekemiyorum. Perde açık kaldıkça saçmalıyor her şey.

Yazıyorum oynayamıyorlar. Oynasalar yönetemiyorum. Her şey aynı anda oluyor. Suflör kendi bölümünden ayrılıp oyuncuların kulağına bağırıyor. Senarist senaryoyu o anda yazıyor. Yönetmen senaryoyu bilmeden sahneyi yönetiyor. Seyirciler yuhalıyor. Ben oyuncu olarak gidip perdeyi çekmek istiyorum. İp kopuyor. İpini koparan sahneye çıkıyor.

Herkes oradan oraya koşturuyor. Kötü ilkokul piyeslerindeki gibi bir karmaşa. Annem gelip burnumu siliyor, gömleğimi düzeltiyor. Kimse senaristi dinlemiyor. Hep her şey mutsuz sonla bitiyor. Kötü adamlar kazanıyor. İyi adamlar zatülcenpten ölüyor. Herkes istediği rolü oynuyor. Kimse benim istediğim rolü oynamıyor. İşler çığrından çıkıyor.

Aynı anda dört oyun oynanıyor. Kimin hangi rolde oynadığı karışıyor. Sahne çöküyor. Senarist yönetmeni dövüyor. Yönetmen saçını başını yoluyor. Seyirciler salonu terk ediyor. Durmaları için uğraşıyorum; herkesin durması için uğraşıyorum; kimse beni duymuyor. Bağırıyorum, ağlıyorum, gözlerimi kapıyorum, kulaklarımı tıkıyorum. Yine de bütün sonları görüyorum, duyuyorum, hissediyorum.

Oysa beni dinleselerdi, hiç böyle olmazdı. Bunlar benim oyunlarımdı. Gereken saygıyı göstermediler. Yine bildiklerini okudular. Senaryoyu okumadılar. Karakterlerini çalışmadılar. Sahneye sarhoş çıktılar. Ben de sarhoş çıktım. Hepsi bana karşı birleşmişler, kelime oyunlarıyla bana bir oyun oynadılar. Benim oyunlarımı oynamadılar. Beni anlamadılar. Benim oyunlarımı ciddiye almadılar; gittiler gerçek hayatımı ciddiye aldılar. Hiç düşünmediler. Hep uşağı katil çıkarttırdılar.

Güzelim tiradımı yarıda kestiler, ucuz komikliklerle ortalığı karıştırdılar. Vermeleri gereken cevapları vermediler. Sözümü bitirmeme izin vermediler. Sahneyi, sahnemi işgal ettiler. Başrol oyuncusunu ilk sahnede öldürdüler. Kalanlar, bir perde boyunca evcilik oynadılar. Kostümleri üzerlerinde, zina yaptılar. Dekoru yediler. Beni anlamaya çalışmadılar. Her şey kontrolümden çıktı. Kimse kimseyi dinlemedi. Bütün oyunları istemediğim yerlere götürüp oracıkta bırakıverdiler.

Bütün oyunlarım kötü sonla bitiyor.

Paranoya Ozgurlugu

Paranoya Özgürlüğü

Sahnenin arkasında uzun bir duvar. Duvarda kapılar. Duvarın önünden toprak bir yol geçmektedir. Yolun yanında, sahnenin sağına doğru, kurumuş bir ağaç. Yine yolun yanında, sahnenin sol tarafına doğru, iskelet parçaları.

Erkek sağdan girer, yavaşça yürür. Kadın sağdan ikinci kapıdan girer, sahnenin ortasında erkekle buluşur. Dururlar. Erkeğin yüzü sola, kadının yüzü seyirciye dönüktür.

- İki aydır başka biriyle birlikteydim.
* Lütfen üç ay önceye gidip bu konuyu orada tartışabilir miyiz?
- Tepkilerini felsefileştirmeni yasaklıyorum.
* Ama tepkilerimle ilgili bildiklerimi seviyorum.
- Kes şunu.
* Neden?
Kadın duraksar.
- Neden şimdi söylüyorsun bana?
* Çünkü artık bitti.
- Hangisi?
Kadın tekrar duraksar.
* Lütfen yalnız başıma acı çekebilir miyim?
- Bunu beceremeyeceğini sen de biliyorsun.
* Kendi kendime konuşuyordum.
- Kendini kötü hissetmeni istemiyorum. Kendini bununla ilgili suçlamanı istemiyorum.
* Ben de.
Erkek arkasını döner, sağa doğru yürümeye başlar.
- Konuş benimle.
Erkek ölü ağacın yanında durur.
* Deniyorum.
- Denemiyorsun.
* Haklısın, denemiyordum.
- Konuş benimle.
* Her şey söylenmiş çoktan.
- Yasağı unutuyorsun.
* Ben de.
Kısa sessizlik.
* İki aydır başka biriyle birlikteydim... (duraksar) ...birlikteymişim.
- Saçmalama.
* Sana daha önce hiç, insanların mutluluklarından suç, hüzün ve nefret üretme konusundaki yeteneklerimden bahsetmiş miydim?
- Hayır ama o kadar sık tatbikatını gördüm ki, teoriyi kendim bulabildim.
* Nasıldı?
- Kaldıramayacağını bile bile neden söylediysem sana!
* Çünkü sen de kaldıramadın işte. Benim kaldıramayacağımı biliyordun. Ben, seni kaldıramıyorum. Kendimi bile kaldıramıyorum. Altımda eziliyorum. Yardıma gelen herkesi kovalıyorum, çünkü hepsi de, bana yardım etmek için, önce üstüme çıkıyorlar. Ah, keşke fizikten kalsaydım lisedeyken.
- Konuyu değiştirme.
* Ama tek değiştirebildiğim o. Ne dünyayı değiştirebiliyorum, ne kendimi değiştirebiliyorum, ne de geçen hafta aldığım ama üzerime küçük gelen kazağı götürüp değiştirebiliyorum.
- Kendini tıkmış olduğun o yere beni de sıkıştırmaya çalışmaya hakkın yok.
* Neden bitti? Neden geri geldin? Neden gitmiştin...
- (sözünü keser.) Gereksiz sorularına gereksiz cevaplar vermeyi reddediyorum.
Kısa sessizlik. Erkek sağdan çıkar. Kadın, ona yetişmek üzere gitmeye yeltenir, duraklar, sahnenin -ve yolun- ortasına oturur. Uzun sessizlik. Kadın ayağa kalkar, sahnenin arkasındaki kapılara yürür, sağdan üçüncü kapıyı açar, sahneden çıkar. Kısa sessizlik. Erkek, hızlı adımlarla, sağdan girer, hiç duraksamadan yürür, soldan çıkar.
Perde.